Forumunuza yeni üye oldum, içerik kıpır kıpır hayat dolu. Foruma demir atıp okumaya ve harika görüntüleri incelemeye başladım.
İlk fırsatta İstanbul’a gelip, özellikle kumaş ve karbon temin edip kumandalı uçurtmaları denemeye başlayacağım.
Sekiz yaşındaki kızım Saklısu’ya uzun zaman önce verdiğim uçurtma yapma sözünü onun zevkine uygun dört adet altıgen uçurtma yaparak yerine getirdim.
Kardeşim reklam işleri ile uğraştığından uçurtmaya ve baskı yapılmaya uygun olabilecek incelikte iki farklı tür fiber dokulu oldukça ince kumaş getirdi. Photoshop’ta grafikleri düzenleyip 125 cm iki adet, 75 cm bir adet, 60 cm bir adet çıta uzunluklarına uygun kumaş üzerine baskı yaptık. Kuyrukları da bu malzeme ile tamamladım. 125 cm olan uçurtmalara 25 m. kuyruk yaptım. Uçurduktan sonra 5 m. kadar kısaltıp daha iyi sonuç aldım.


Grafik düzenleme işini baskı makinesine devrederek işin oldukça kolayına kaçmış oldum. Uçurtma için gerekli olan uygun kumaşları temin edebilirsem baskıya ve airbrush ile çalışmaya uygunluğunu test edeceğim. Sanıyorum artık iyi bir dikiş makinesi almamın da zamanı geldi.

Uçurtmaları deniz kıyısında fakat çok rüzgar alan bir yerde uçurduk. İlk gün 75 cm lik olan uçurtmayı kızım elinden kaçırdı. Uçurtma ip makarasını alarak açıklara götürdü. Uçurtma sanıyorum makaranın ağırlığından inmediği gibi, açığa gittikçe makara üzerindeki ipi de boşaltarak daha da yükseldi. İlk defa karşılaştığım bu olaya çok şaşırdım.
Başka bir gün diğer iki uçurtmayı, plajlar arasında fakat yerleşimden uzak küçük bir tepenin üzerinden uçurduk. Binlerce insan uçurtmaları görmüştür. Tatilin sadece deniz, kum, güneş’ten yaralanmak olmadığını gösterdik.
Ailece uçurtma günlerimizden çok zevk aldık. Artık kendim içinde uçurtma yapmanın zamanı geldi. Yoksa mor, pembe bu uçurtmalar ile yanlış anlaşılacağım.
Sevgi ve saygılar…
